Fatır Suresi Ayet 32 :
Sonra bu kitabı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere miras bırakmışızdır. Onlardan kimi kendine yazık eder, kimi orta davranır, kimi de Allah'ın izniyle iyiliklere koşar. İşte büyük lütuf budur.
Müslüman olmus hic bir kişi yoktur ki kendine yazık etmiş olsun. Bir başka ifade ile şöyle diyelim. Ayette ifade edilen kimi kendine yazık eder ibaresi müslümanlara yönelik değildir, olamaz. Çünkü insan hayatı ne kadar olursa olsun ve isterse her saniyesi günah ile yaşanmış olsun. Bu kişiden iyilik adına da Allah'a ulaşmış bir tek "Le İlehe İllallah" bulunsun. Mizanda o tek kelime-i tevhid Yüce Alah'ımız kabul ettiği taktirde daha agır basacaktır. Kelime-i tevhid müslüman olanlara mahsus olduguna göre hic bir müslüman kendine yazık etmiş olamaz.
Diyebilir miyiz ?
Ayetteki ifadede 3 şık var.
Biri red eden, biri çekimser kalan, bir digeri de kabul edip, tam uygulayan.
Red eden, kendine yazık eden.
Çekimser, orta davranan. Kabul eden ama elindeki imkanların üzerine cıkmayarak mutedil bir uygulama sürdüren.
Kabul edip tam uygulayanlar.
Diyebilir miyiz ?
O zaman ayetteki 3 şıkka daha iyi anlaşılacak şu ifadeyi koyabilir miyiz ?
Red edenler: Cehennemlikler.
Çekimserler: Cenneti, cehennemden sonra hak edenler veya sevap ve günahı da olup Allah'ın affına mazhar olanlar. (rivayetlere binaen)
Kabul edenler: Cenneti tam hak edenler. Bunlar için de izahattan Allah'a sığınıp, Hz Muhammed SAV Efendimizi örnek göstererek dahası için bir şey söylemeye utanırım.
Şimdi öyle bir noktaya geldik ki; Kur'an-ı Kerimin evrensel bir beyanat oldugunu Yüce Rabbimiz ifade ettiğine göre ve yaratılan her insanı muhatab kabul ettiğine göre O'na ulaşan her insan Kur'an'a karşı sorumludur. Ve hatta mevki sahibi olmus, yetki verilmiş her insan Kur'an'a varis tutulmuştur. Hayatının hangi safhasında olursa olsun yaşadıgı sürece Allah'ın kendisine fırsat verdigini, istediği her an kabul etme ve uygulama gerçeğine hakkı bulunduğunu kabul etmek zorunda oldugumuza göre Kur'an-ı Kerim herkese miras bırakılmıştır. Bulunduğu mevki itibariyle de sorumluluğu nisbetince veraseti vardır. Denilebilir mi ? Bence, evet denilebilir. Yetki, sorumluluk ile sorumluluk da yetki ile eş değerdedir.Yetkiler de mevki sahibi kişilerde olur. Ayete bakarsak bir taraftan da seçilmişlik söz konusu. Allah seçtiğimiz kimselere ifadesini kullanıyor.
Diyebilir miyiz?
Veraseti kabul etmek demek uygulamada anlamış olmanın verdiği görev alayışı ile aktarmak görevini de üstlenmek demektir ki buna da açık uyarıcı denilebilir. Çünkü yaratılmış olan alemde bila istisna eksiksiz her şey Yüce Yaratıcıyı işaret eder. Allah'ımızın merhameti olmasaydı da bizi kendi halimize bırakmış bulunsaydı kesinlikle doğruya ulaşamazdık. Bu, "O hiç bir zaman müşriklerden olmadı" övgüsüne mazhar olan İbrahim Aleyhisselamın bile en doğru çizgiye ulaşamamış olması ile Yüce Rabbimiz tarafından bize örnek olarak bildirilmiştir. Oysa o zaman da tüm yaratılmışlar yaratıcısını işaret ediyordu. Yüce Allah, İbrahim A.S a açık uyarıcı görevini vermiş, insanlara olan gizli uyarı ikazlarını görmeleri için izah etmeye görevli kılmıştır. Kur'an-ı Kerimin ilk muhatabı olan Peygamber Hz Muhammed SAV de apaçık uyarıcıdır. Bahse konu fatır suresi ayet 32 ile belirtilen kur'an-ı kerime her varis kılınan seçilmiş kişi, kim olursa olsun reddi miras etmeyerek kabullenmek durumunda anladığını anlatmak görevini üstlenmesi sebebiyle açık uyarıcı olma sorumluluğunu da üstlenmektedir.
Denilebilir mi ?
Netice itibariyle diyebilir miyiz ki; inancı ne olursa olsun insanlık için söz sahibi olmuş, bir yerlere gelmiş kişi, seçilmiş kişi, Kur'an-ı Kerime varistir. Bu, bir Devlet Başkanı da olabilir, bir futbolcu da olabilir, bir diger unsurla insanların tanıdığı bir kimse de olabilir. Ona bulunduğu yerin meziyetlerini de oraya gelmesindeki imkanları da veren Allah'tan başkası değildir çünkü. O bunu reddeder veya kabul eder. Yetkileri ile beraber sorumluluğu, sorumlulukları ile beraber de yetki ile oradadır. Anlamak zorundadır. Anlatmak zorundadır. Ama hayatı boyu, ama tek bir cümle, tek bir hareket ile... Bunun ötesinde değerlendirme, her kişinin işlediğinin karşılığını vermek tek ve yalnız Yüce Allah'ımıza aittir.
Denilebilir mi ?
Saygılarımla
Yaşar Saim Aslan
|