Yaşam içerisinde (Halkımız arasındaki) uygulamamıza bakarsanız sadaka, çok küçük miktarlarda maddi değerlerin ihtiyaç sahiplerine karşılıksız verilmesi anlamını taşır. Ancak bu ikram günümüzde artık yanlış boyutlardadır. Hepimiz biliriz ki 10 kuruş, 5 kuruş verdiğimiz o görüntüsü muhtaç durum arz eden kişiler, aslında bizlerden çok daha iyi maddi imkanlar içerisinde olabilmektedir.
İslam dininin toplum hayatına yönelik uygulanmasını emrettiği pozisyonuna bakarsanız sadaka, vakitten nakite, maddiyattan maneviyata, hastalıktan sağlığa, doğruluktan riyaya, gelenek ve göreneklerden sosyal hayatın tamamına sahip olunan tüm değerlerin, dogru zamanda doğru alanlarda isabetli, insanlık adına faydalı olacak tarzda kullanılması demektir.
Hz Peygamber SAV Efendimiz 10 ayrı zamanda ve yerde, 10 ayrı kişinin 10 içeriği aynı sorusuna, ayrı cevaplar vermiş, ayrı öğütlerde bulunmuştur. Bu, Peygamberimizin o kişileri tanıması sebebiyle ihtiyaçları olan yapmaları gereken doğru hareketi bilmesindendir. Zaman zaman yanıldığı da vakidir. Bir kişiye "sen annene iyi bak" demesine karşılık o kişi "benim annem yok" demiş, Peygamberimiz de öğüdünü değiştirmiştir. Hedefe giden yollar farklıdır. Çünkü hedefin yolcuları farklı, o kişilerin yaşamları da farklıdır. Her farklı yaşam içerisinde uygulanacak doğru hareket, yani sadaka da farklıdır. Tüm iyi hareketler, tüm doğru tasarruflar sadakadır. Vakti olumlu kullanmak. İnsanlık adına olumlu işler yapmak. Tasarrufta isabetli karar verip uygulamak. Gelenek ve göreneklerde toplum yararına olanları kabul ile zararlı olanları reddedebilmek. v.s. Bu konuda verilebilecek örnekler insanın bilincinin, hayal gücünün kapasitesine paralel olarak çoktur.
İnsanın kendi evinin ihtiyaçlarını es gecerek başka kimselerin ihtiyaçlarını gidermeye çalışması sadaka değildir. Ve hatta yanlış bir harekettir. Yanlış hareketler yanlış fiillerin oluşmasına zemin hazırlar. Doğru hareketler de doğru hareketlerin oluşmasına zemin hazırlar. Bir bakış açısı da budur ve Allah'ın kesinlikle hareket sahiplerine "ne yaptın" sorusunu sormasına hakkı vardır. Ve bu hak Allah'ın, kendi üzerine vazife aldığı sözüdür.
Ankebut suresi.Ayet.2/3:
And olsun biz, kendilerinden öncekileri denemişken, insanlar "inandık" deyince, denenmeden bırakılacaklarını mı sanarlar ? Allah, elbette doğruları ortaya koyacak ve elbette yalancıları da ortaya çıkaracaktır.
Saygılarımla, |